24 Eylül 2012 Pazartesi

Modernizmin ciddiligi, postmodernizmin gevsekligi

Gecen gun onemli bir resepsiyona katilacaktik diger uc arkadasimla birlikte. Iki arkadasim kiyafetlerini guzelce giydiler ve aynanin karsisina gecip ciddi bir sekilde "ihim ihim" yaparak kiravatlarini duzelttiler. Diger arkadasim her zamanki dogal tavirlariyle kiyafetini giymis ve hatta aynaya bile bakmamisti. Oyle bir insan ki, dunyanin en guzel ya da en kotu kiyafetini giyse, muhtemelen ayni davranacakti. Cunku "insani" taniyordu.

Medeniyetin, guzel kiyafetler, yemekler, sohret vs. ile bagimsizliklarini ellerinden alip kolelestirdigi insanlar. İyi giyinip iyi yiyince kendini mutlu hisseden nesneler. Medeni koleler!

Rousseau Fransiz devrimine adam toplarken sehir sakinleri yerine yoksul koylulerden yardim istemisti. Sehirli eliti medeniyetin kolelestirdigi insanlar olarak tarif etmisti. Oyle ya, satolarda vals esliginde dans eden ve bu rafine kulturlerinden hoslanan "medeniyet sevdalilarini" devrim ve bu suretle ozgurlesmek icin iknaya calisacak degildi ya! Onlar paralariyla kendilerini zaten ozgur biliyorlardi. Freud uygarligin huzursuzlugunda hep daha uygar olmaya calisan ama icindeki canavarin ara ara hortlamasiyla husrana ugrayan insanin acinasi halini anlatir. Bir kokteyldeki papyon giymis modern insan oyle davranir ki zannedersiniz hic tuvalete gitmiyor; o kadar nezihtir o incelmis kibar davranislari, catal bicagi yapmacik zerafetle tutusu. Zizek, bedenimiz bizimdir ancak onu yoneten biz degiliz, vahsi bir varlik girmis icine, kontrolu ele almis, bedenimizi yonetiyor, sesimiz ve bakislarimiz iste bu vahsinin disa vurumlari der.

Modern donemlerin bu tavirlari, simdilerde yerlerini postmodernizmin yayginlastirdigi "gevseklige" birakmis durumda. Basta gencler olmak uzere halklar apolitiklesmis. Modern cagda varoluslarini belli bir siyasi ideolojide bulan siyasi nesne haline gelmis insanciklar simdilerde eglence endustrisinin bagimlisi olmus. Onsuz yasayamayacagi o kadar sey varken, kendini ozgur hissediyor. Parmak arasi terlik giyip sallanarak yuruyunce ozgurlugun tadini cikardigini zannediyor. Yine Zizek'e kulak verecek olursak; bu nev-i sahsina munhasir filozof ozellikle 1990'lar sonrasinin bu garip havasini bir ideoloji olarak nitelemekte. Ideoloji, zorunlu olarak insanin ugrunda kendisini feda edecegi sistem degildir, post-modern donemin ideolojisi metafiziklestirilmis zevkperestlik (spiritualized hedonism) diyor, hakli olarak.

2000' li yillarda turemis bazi muzik gruplarinin agzini yuzunu bukup, gozlerini kisarak yari sarhos gorunumle soyledikleri lacka sarkilar... Beden kaykilmis, dusunce yok! Fikriyat ve ruh o anda can cekismekte..

Nihayetinde demek istedigim, daha yuksek bir varolus seviyesine ulasmak icin profan davranislara, zorlama nezaket ve zerafete gerek yok. Bunun yaninda ozgurluk lackalikta da degil. Yoksa, vahsi zuhur ettiginde butun tablo bozulur. Ya da tuketim endustrisinin destekci nesnesi olmaktan kurtulamayiz. Ozgurlesmek bedenin sinirlardan hâlî olmasinda degil. Fikri hayatin kanatlanmasinda...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder