9 Kasım 2014 Pazar

Trajedinin Farkında Olmak

Varoluşun tasarımında, çözülemeyen veya çözülse bile zaman ve mekanın değişmesiyle tekrardan nükseden meseleler vardır. Bu meselelere ek olarak ayrıca süregiden ve bazen hissedilmesi güç gerilimler bulunur. Bunlardan birisi, mesela, adalet sorunsalıdır. Adalet nasıl sağlanır sorusu, tüm tarih boyunca insanoğlunun zihnini meşgul etmiş bir problemdir. Bir başka mesela ise avam ile havas arasındaki gerilimdir. Bu gerilimin kaynağı avamın sayıca çokluğuyla beraber entellektüel sığlığı, havasın ise sayıca azlığıyla beraber fikri derinliğidir. Bir başka mesele ise, insanın yeryüzünde aslında fevkalade zayıf ve aciz olmasına rağmen, yeryüzünde en çok güce sahip canlı formatında yaratılmış olmasıdır.

Bu gibi meseleler sebebiyle sosyal bilimler alanında birçok inceleme-araştırma yapılır; geçici çözümler bulunur ancak bir türlü bu gerilimi tamamen halledecek bir yönteme ulaşılamaz. Zaten sorunsalın esprisi de burada. Eski Yunan'da bu gibi gerilimlere tragedya adı verilmiş ve ünlü tragedya yazarları ortaya çıkmış. Günümüzde ise çağdaş yaşamın küçük huzurcukları ve zevkleri bu tragedyaların farkında olmamızın önünde en büyük engel.

Derin ve yakıcı bir tragedyanın farkında olan bir gözü hemen tanıyabilirsiniz. Tragedyanın farkında olan bir bakışın nüfuz ediciliği çok güçlüdür ve karşısındaki insana küçüklük duygusu verebilir. Dağlarda yaşayan bir sufinin karşısında kendinizi küçük hissetmenin tadını yaşadıysanız, bu küçüklüğün gocunulacak bir his değil, bilakis halavetli bir duygu olduğunu farketmişsinizdir. Ya da günün birinde birine zulmederken derinlerinizde bir yerde yapmakta olduğunuz zulmün yakıcılığını hissetmişseniz, tragedyayı yaşamışsınız demektir. Adler ve Van Doren, birlikte yazdıkları Kitapları Nasıl Okumalı adlı kitapta, büyük soruların farkında olmayanlar en büyük cevapları bile anlamazlar, derler. Buna göre büyük tragedyaları erken yaşlarda farketmek, varoluşun meseleleriyle daha erken yaşta yüzyüze gelmek açısından faydalı olabilir. Zira bunlar öyle meselelerdir ki, sadece geçici çözümleri bile ömürlüktür. Bu nedenle, özellikle lise talebelerine Sophocles, Aeschlyus gibi Yunan tragedya yazarlarının eserlerini tavsiye etmek tragedyanın farkında olmak açısından epey faydalı olabilir.

Sonsöz: Çözemediler bu lügatın sırrını kimse
             Ne kafile geçti hukemadan, fuzaladan.
                                                     Ziya Paşa


6 Kasım 2014 Perşembe

Bitcoin piyasası üzerine notlar

Bitcoin, kimliği belirsiz kişilerin kurdukları sanal bir para birimi. Genelde de yasa dışı mal ve hizmet alışverişinde kullanılıyor. Kiralık katil arayanlar, silah ve uyuşturucu satıcıları, çocuk pornocuları bu piyasada sıklıkla alışveriş ve işlem yapanlardan. Bu nedenle devletler bu piyasayı yasaklamaya çalışıyorlar ancak bunda başarılı olamıyorlar. Çünkü bitcoinleri kullanarak alışveriş yapanların kimliklerinin belirlenmesi imkansız.

İnternetin 7 katmanı vardır. Sıradan kullanıcılar bu katmanlardan en yüzeydeki üzerinde faaliyetlerini gerçekleştirirler. 6. ve 5. katmanlarda ise biraz da karanlık faaliyetler yürütülür. En alt katmanlar ise, en azından benim için tamamen karanlık ve ne amacla, ne şekilde kullanıldıklarını bilmiyorum. Yukarıda sayılan yasadışı işler 5. katmanda yürütülüyor. Bu faaliyetleri yürüten bilgisayarların IP'leri herbir işlemde farklı olarak görülebilir ve bu sayede yapılan bir yasadışı işlemin izini sürmek, güvenlik güçleri için imkansıza yakındır. Mesela MOSSAD, 5. katmanda faaliyetlerini yürüten meşhur bir kiralık katile reddedemeyeceği bir teklifte bulunarak istediği bir kişiyi öldürtebilir ve bu hizmet alımı, yasadışı olsa da, gayet medeni bir ortamda, bitcoinler vasıtasıyla sağlanabilir.

Bitcoin, 234 bytlık bir tür kripto, yani bir çeşit şifredir. Bitcoin şifreleri bu nedenle araştırılarak, deneme-yanılma yöntemiyle bulunabilir. Bu şifreleri ilk olarak tespit edenler, yani bitcoin yaratıcıları, neden bu şifreleri kullanarak zengin olmamışlardır ya da ihtiyacı olduklarında sözgelimi 1 bitcoin satarak bu hacetlerini karşılıyorlar mıdır, bilmiyorum; ancak özel yazılımlı donanımlar kullanarak bitcoin kriptolarını çözmek mümkün. Bitcoin enflasyonuna göre değeri değişen ve ortalama 300-700 dolar arasında seyreden 1 bitcoini üretebilmek için, ortalama 10 bilgisayarın durmaksızın bir ay boyunca şifreleri denemesi gerekir ki bu yönteme maden kazma denir. Bir bilgisayar bir kere bir maden keşfettiğinde kazılar orada yoğunlaştırılır. Bir bitcoin kriptosunun, mesela 8000 rakamlık bir şifre olabileceği düşünüldüğünde bu işlemin zorluğu hakkında bir fikir edinilebilir. Ayrıca eğer bir bilgisayar çok hızlı bir şekilde bitcoin şifrelerini test ediyorsa, bir diğer deyişle çok süratli bir şekilde maden kazıyorsa sistemden dışarı atılır ki bitcoin şifrelerini çok hızlı çözüp enflasyona yol açmasın ve dolayısıyla piyasayı altüst etmesin. Var olan tüm bitcoinlerin 2100'lü yılları biraz geçkin bir tarihte çözüleceği ve o tarihten sonra mevcut bitcoinlerle işlemlerin sürdürüleceği tahmini yapılmaktadır.

Dünya üzerinde şimdiden milyarlarca dolarlık bir bitcoin borsası olduğu ifade edilmektedir. Bitcoin henüz 2009'da ortaya çıkan sanal bir para birimi olmasına karşın, o kadar hızlı bir şekilde yayılmıştır ve miktarı artmıştır ki, hali hazırda ABD'nin California eyaleti, bitcoini yasal bir para birimi olarak tanımıştır. Fazla uzak olmayan bir zamanda bitcoin borsasının maddi ve yasal para birimlerini anlamsızlaştıracağı ve aşındıracağı tahmin ediliyor. Bu nedenle Rusya gibi bazı ülkeler bu piyasaya ve bitcoin sermayedarlarına sanal savaş açmış durumdalar.

Bitcoinlerin tek zararı genel itibariyle yasadışı işlemler için kullanılması değil. Bitcoin üretmek mümkün olduğundan ama bu üretim somut bir üretim olmayıp sadece sanal bir sahiplenme anlamına geldiğinden, bitcoin üretmek için tüketilen enerji çevre kirliliğine yol açıyor. 1 bitcoin üretmek için kilowattlarca elektrik tüketiliyor. Yasadışı alışverişler ise, takma adlarla Silkroad gibi kriptolu internet siteleri üzerinden yapılıyor.

Liberal iktisadi bir perspektiften, bitcoinin, insanoğlunun dizayn ettiği ilk para piyasası olduğu söylenebilir. Hayek, piyasa gibi çok karmaşık sosyal sistemlerin insan ürünü olduğunu ancak insan dizaynı olamayacağını, bu gibi kompleks yapıların tek bir insanın veya sınırlı bir kadronun bilebileceğinin çok ötesinde bir bilgi yığını içerdiğini ve bu nedenle bu girift ve devasa yapıların kendiliğinden doğduklarını, self-organisation olduklarını ifade eder. Devletler varolmadan önce bu yapıların mevcut olmaları, bunun kanıtlarından birisidir. Sözgelimi Arabistan yarımadasında 500'lü yıllarda henüz bir devlet yokken, Arap kabileleri Hicaz ve Şam arasında serbestçe seyahat ederek ticaret yapmaktaydılar. Hatta Benedikt Koehler, buna bakarak kapitalizmin ilk köklerinin İslam öncesi Arap kabilelerinin kervan ticaretinde olduğunu iddia eder. Hayek'in iddiasının aksine, çok ilginç bir şekilde, bitcoin para birimi, bir insan dizaynı olarak belirmektedir ve daha da ilginci bu para birimini diizayn edenlerin kim olduklarının ve kendi elleriyle yarattıkları bu sermayeden yararlanıp yararlanmadıklarının bilinmemesidir. Bu açıdan bitcoin borsası liberal iktisat teorisi açısından zorlu ve ufuk açıcı bir inceleme alanıdır ve insan eyleminin gözlenmesi için uygun bir sahadır.

26 Mart 2014 Çarşamba

Hayattan kareler 4

Akşam metroyla eve geliyorum, iğne atsam yere düşmez kalabalık. Epeydir yanımda oturmakta olan biri kalktı, yerine başkası oturdu. Metro, sıradaki durağa geldiğinde kalkan adam dışarı çıkmadı. Az önce onun yerine oturan adam sordu: Tekrar oturacak mıydınız, ben sizi çıkacak sandım. Kalkan adam gülümseyerek, yok yok, dedi, ben dinlendim, biraz da başkaları otursun diye düşündüm. İlk defa böyle bir vatandaşlık inceliğine şahit oldum. Belki yaşım genç, ondandır, bilmiyorum ama Aristo o metroda olsaydı adamın alnından öperdi alimallah.