1 Aralık 2013 Pazar

Batılı liberal demokrasiler demokratik midir?

Büyük fikir sistemleri çoğu zaman kendi içlerinde irili ufaklı çelişkiler barındırır. Demokrasinin günümüzde ortaya çıkmaya başlayan bir çelişkisinden bahsedeceğim bu yazıda. Yazıyın başlığına bakıp laf cambazlığımı yaptığımı düşünerek önyargılı olmamanızı rica ediyorum. Nitekim size tamamen rasyonel argümanlar sunacağım.

Demokrasi insanın kendi kendisini yönetmesinin doğru/makbul olduğu önkabulü üzerine kurulu. Yönetim dediğimizde ise, geniş anlamda ele alındığında bu ameliyenin içinde aynı zamanda hukuk kurallarının da bulunduğunu biliriz. Neyin yasak neyin serbest olduğu bu noktada yönetim şekliyle, yani siyasi rejimle doğrudan ilintilidir. Dolayısıyla demokraside öyle farzedilir ki, kanunları halkın temsilcileri, yani dolaylı olarak halk yapar. Halk, liberal demokrasinin gereği olarak temel hak ve özgürlükler çerçevesinde istediğini yasaklar, istediğini serbest bırakır. Böylece özgürce yaşar. İşte; zorbalıktan iuzak durmanın en emin yolu.

Günümüzde Batı demokrasilerinde aynı zamanda erkler ayrımı da temin edilmiştir ki politik güç tek elde toplanıp halkı mahkum etmesin. Hakikaten fevkalade çözüm, Montesquieu'nun ruhuna rahmet. Bu zamana kadar da demokrasi, diğer rejimlerden daha yaşanabilir olduğunu fiilen kanıtladı denebilir.

Demokrasi üzerine ne kadar fazla kalem oynatılmış olursa olsun, teferruata kadar herşey üzerine söz söyleyen teorisyenlerin, ancak kuşbakışı bir bakışla göze batacak bir tasarım hatasını gözden kaçırdıklarını düşünüyorum. Bilmiyorum, belki de bu hatayı gördüler de çözüm bulamayıp işi oluruna bıraktılar. Şimdi bu tasarım hatasını açıklamaya cüret edeceğim.

Modern liberal demokrasiyi tasarlayanlar, güçlerin tek noktada temerküzüne mani olmak için politik gücü temelde üç kısma ayırdılar ve bunların arasını belli ölçüde açtılar. Fakat insanların fıtratı birbirine benzer. Milletvekili ve yargıç nihayetinde birer "insan"dırlar. Dolayısıyla aslında farklı ellere dağıtıldığı düşünülen güç, yanlış ve tehlikeli bir yolla, tek bir elde, "insan"ın elinde toplanmıştır. Her üç kuvvet de insanda mütemerkizdir. Mutlak güç yozlaşacağından, bu güce sahip olan insanda, ki bu insan demokrasi rejiminin vatandaşıdır, dolayısıyla toplumda, yozlaşma başgösterir. Nihayetinde insanlar, insanların koyduğu kurallara uyacak; uymayanları yine insanlar yargılayacak ve insanlar kendi kendilerini yönetecek. Bu ameliyelerin hepsi insani kıstaslara göre yapılacak. Ancak az evvel denildiği gibi mutlak güç mutlaka yozlaşır. Günümüzde özellikler İskandinav ülkeleri bu çelişkiyle yüzyüze geliyorlar. Hollanda ve Danimarkada uyuşturucu kullanımının serbest olduğu "kanunsuz" mahalleler var. Eşcinsellik gittikçe daha fazla ülkede yasallaşıyor (Eşcinselliği normal görenlere diyeceğim yok). Bunların sonucunda toplumlar çürümeye başlıyor. Şimdilerde Batıda nerede yanlış yapıyoruz sorusunu soran sayısı artmakta.

Sonuç olarak, bu açıkladığım argümanın, Batıdaki hali hazırda bildiğimiz haliyle liberal demokrasinin özünde demokratik olmadığını rasyonel olarak gösterdiğini düşünüyorum. Fikrettim, buna kanaat getirdim. Bunun basit bir laf cambazlığı olmadığını tekrar hatırlatıyorum. Liberal demokrasiyi kötü buluyor değilim değilim. Aksine demokrasi gerçek anlamda demokrasi olsun istiyorum. Demokrasi adı altında insanı kendi kendininin tiranı yapan rejime karşıyım. Yürütme erkini insandan başkası kullanabilecek değil, kabul. Yargı da hakeza öyle. Ancak insanı mutlak kadir pozisyonundan çıkarmak için mesela yasama erki insandan alınıp başka bir varlığa verilebilir. Bu durumda güçler ayrılığı, insanın elinden geldiğince sağlanmış olur. Demokrasi, gerçek anlamda demokratikleştirilmiş olur. Yoksa günün birinde bir liberal demokraside temel insan haklarına dokunmadan öyle şeyler yasallaşabilir ki, bunun karşısında hayret etmekten başka hakkımız olmayabilir. İnsana güven olmaz diyor değilim. Liberal geleneğin insana güven ilkesini hep beğenmişimdir. Yakın geçmişte teokrasi rejimini "temelsizce" savunanlardan haberdarım. Gücün yozlaşmasından bahsediyorum. Yozlaşmayı önlemek için güç gerçek anlamda dağıtılmalı. Yoksa demokratik toplum farkına varmaksızın kendi kendini mahvedebilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder