5 Haziran 2013 Çarşamba

Müzelerdeki ilkel insanlar!

     Ugrasmakta oldugum isler nedeniyle uzun zamandir yazmiyordum. Aklimda yazmam gereken epey dusunce birikti diyebilirim.
     Bu kisa yazida zihnimizin ve dusunce hayatimizin derinliklerine sinmis, dolayisiyla gundelik yasamimizda da ara ara kendini gosteren belirli bir noktaya deginmek istiyorum. Felsefe, bir tanima gore, donen tekerlegin carkina comak sokmak ise, ben de burada modernitenin baslarinda donmeye baslayan, sonralari hizi artan ve simdilerde biraz da olsa yavaslamaya baslayan bir tekerlegin carkina ufak bir comak sokacagim. Tekerlek, ilerleme dusuncesi (progressivizm).
     Hep daha "iyi" bir dunyaya ve hayat tarzina gitmekte oldugumuz inancini asilayan ilerleme dusuncesi hayatimizin her alaninda oylesine disavurumlara sahip ki, basimizi alip dogrudan kendimiz kendi gercekligimizi insa etmeden once, insa edilmis sosyal gercekligin icinde, kendisini bize neredeyse zorla kabul ettiriyor. Bu yazinin konusu, bunun gunluk hayattaki sadece bir tezahuru olan muzelerdeki antropolojik anlati...
     Bu anlatiya gore, binlerce yil once yasamis ve yasarken bir takim esyalar kullanmis, kendince uretim de yapmis olan insanlarin yasadigi caglardan birisinin ismi, her zaman olmasa da bazen, "karanlik cag". Tabii, insani esya kullanan ve uretim yapan bir varlik olarak tanimlayinca (yukarida tanimladigim gibi) esya ve uretim sekli ne kadar "ilkel" ise, cag da o kadar karanliklasiyor. Durum boyle olunca da 20. yy. in milyonlarca insanin olumune neden olan tarihi pir-u pak hale gelirken, bir de bakiyorsunuz ki, eski zamane insaninin yasadigi caglar karariveriyor. Hic unutmuyorum; ilkokuldayken sinifin duvarinda bir tarih haritasi vardi sol tarafa yani eskiye dogru gittikce kararir, saga gittikce de bugune dogru gelindigi icin aydinlanirdi. Biz de cocuk aklimizla, eski karanlik caglara karsi bir korku duyardik.
     Muze gezginleri genelde muzenin icindeki sozgelimi bir kolyenin, MÖ. 4000 yil oncesine ait de olsa, esini sevindirmek isteyen bir adam tarafindan esine hediye edilmis olabilecegi gibi bir dusunceyi aklindan gecirmez. Sozkonusu obje basit bir kolye parcasidir onlar icin. Cunku bu  "ilkel" insanlarinin sevgi, cosku, uzuntu, merhamet gibi insani duygularla mucehhez olmalari beklenmeyecek bir durumdur. Zira onlar ya "ilkel"dir, dolayisiyla tam insan degillerdir, yani kisacasi evrimini tamamlayamamistir. İste en dipteki fikre ulastik.
     Ortahalli bir turkiye genci bir muze gezerken muhtemelen objelere bu bakis acisiyla bakar ama bu acinin tabanindaki fikirler sisteminden haberdar degildir.
     Oysa nerde kaldi insanin yaratilistaki mukemmelligi. Nerde kaldi Adem-Havva, Nuh, İbrahim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder